Enerji, yalnızca ekonomik büyüme için değil, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadelenin de anahtarıdır. Günümüz dünyasında, fosil yakıtlara dayalı enerji sistemlerinden yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, küresel bir zorunluluk haline geldi. Türkiye de bu dönüşümde güçlü adımlar atan ülkelerden biri olarak dikkat çekiyor. Peki, Türkiye’deki enerji dönüşümünün ülke ekonomisine ve çevreye etkileri neler olacak? Bu yazımızda, Türkiye'nin enerji dönüşümüne yönelik stratejilerini, sağladığı faydaları ve küresel enerji dönüşümü içindeki yerini detaylı olarak inceleyeceğiz.
Enerji Dönüşümünün Türkiye'ye Katkıları
Ekonomik Büyüme
SHURA’nın yayımladığı rapora göre, Türkiye’nin enerji dönüşümüyle elde edeceği ekonomik getiri, maliyetlerin iki katı olacak. Bu şekilde karbonsuz enerjiye geçiş sadece çevresel açıdan değil, aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik büyümesi yönünden de önemli katkı sağlayacak. Enerji dönüşümüne yapılacak yatırımlar, uzun vadede enerji ithalatının azaltılmasını, istihdam yaratılmasını ve teknoloji transferiyle yerli ekonominin güçlenmesini sağlayacak.
Enerji dönüşümünün getirisi maliyetinin 2 katı olacak.
Hidroelektrik, güneş ve rüzgar enerjisinde kaydedilen ilerlemeyle enerji maliyetleri düşerken, fosil yakıtlara olan bağımlılık da azalıyor. SHURA'nın verilerine göre, Türkiye’nin güneş ve rüzgar enerjisine dayalı dönüşümü, yıllık fosil yakıt ithalatını %43 azaltacak potansiyele sahip. Bu durum, dışa bağımlı enerji ithalatının getirdiği maliyetleri azaltırken, aynı zamanda enerji arz güvenliğini de güçlendiriyor.
Yenilenebilir Enerjinin Getirdiği Ekonomik ve Toplumsal Faydalar
İstihdamda Büyüme
Enerji dönüşümünün en önemli sosyoekonomik etkilerinden biri istihdam üzerindeki pozitif etkisi olacak. 2053 yılına kadar bu süreçte yaklaşık 6,8 milyon yeni istihdam yaratılacak. Fosil yakıtla ilgili sektörlerde bir miktar iş kaybı yaşanacak olsa da, yeni enerji teknolojileri ve temiz enerji sektörlerinde açılacak iş alanları bu kayıpları fazlasıyla telafi edecek.
2053 yılına kadar enerji dönüşümü sürecinde yaklaşık 6,8 milyon yeni istihdam yaratılacak.
Sağlık, Çevre ve Sosyoekonomik Refah
Karbonsuz enerji dönüşümünün faydaları sadece ekonomiyle sınırlı değil. Hava kirliliğinin azalması ve karbon emisyonlarının düşmesiyle birlikte sağlık ve sosyoekonomik refah üzerinde de büyük faydalar sağlanacak. Temiz Hava Hakkı Platformu’nun yayımladığı rapora göre 2022 yılında ülkemizde hava kirliliğine bağlı ölümlerin sayısı 70 bine yaklaştı. Hava kirliliği aynı zamanda kalp hastalığı, solunum problemleri ve kanser gibi ciddi sağlık problemlerine neden olabiliyor. Bu veriler toplum refahının artırılması açısından enerji dönüşümünün ne kadar kritik olduğunu gösteriyor.
Küresel Enerji Dönüşümü: Türkiye’nin Konumu
Enerji dönüşümü, küresel ölçekte gelişmiş ülkeler tarafından yönlendirilse de her ülke bu süreci farklı hızlarda yaşıyor. Zengin ülkeler, fosil yakıtlardan uzaklaşmak için büyük bütçeler ayırıyor; 2022'de yenilenebilir enerjiye 1,3 trilyon dolar yatırım yapıldı ve bunun %90'ı zengin ülkelere aktı. Gelişmekte olan ülkeler ise finansal kısıtlamalar nedeniyle daha yavaş ilerliyor. Türkiye, yenilenebilir enerji kapasitesini hızla artırarak Avrupa'nın önde gelen oyuncularından biri haline geldi. Bu dönüşüm, Türkiye’nin enerji bağımsızlığına katkı sağlarken, iklim değişikliğiyle mücadelede de daha güçlü bir rol üstlenmesine olanak tanıyor. Yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımlar, uzun vadede Türkiye’ye ekonomik faydalar sağlayarak, çevresel sürdürülebilirliği destekliyor.
Enerji dönüşümü, küresel bir hareket ve bu hareketin liderliğini gelişmiş ülkeler üstlenmiş durumda. Ancak her ülke, bu dönüşüm sürecinde farklı hızlarla ilerliyor. Zengin ülkeler, fosil yakıtlardan uzaklaşmak için devasa bütçeler ayırırken, gelişmekte olan ülkeler bu geçişi daha yavaş bir şekilde sürdürüyor. Zengin ve gelişmekte olan ülkelerdeki enerji dönüşümünün hızı birbirinden farklılık gösteriyor.
Türkiye, enerji dönüşümünde oldukça ileri bir konumda. Yenilenebilir enerji kapasitesindeki hızlı artış, Türkiye’yi Avrupa’nın önde gelen enerji dönüşüm oyuncularından biri yapıyor. Türkiye, 2035 hedefleri kapsamında rüzgar ve güneş enerjisinde 120 bin MW kurulu güce ulaşmayı, her yıl 2 bin MW’lik yeni ihaleler düzenlemeyi ve şebeke altyapısını 40 bin MW HVDC koridoruyla güçlendirmeyi hedefliyor. Ayrıca 2026’da Karadeniz gazını 8 milyon haneye ulaştırarak enerji arz güvenliğini artırmayı ve enerji bağımsızlığını güçlendirmeyi amaçlıyor. Bu dönüşüm, Türkiye’nin enerji bağımsızlığına katkı sunarken, iklim değişikliğiyle mücadelede daha güçlü bir rol üstlenmesini de sağlayacak.